Avrupa’da yaşanan krizin çözümü,
politikacıların kendi çıkarlarını arka planda tutarak, ortak bir tutum
sergilemelerinden geçmektedir. Ancak zaman daralıyor ve ortak bir tutum
sergilemek için bile geç olabilir. Finans sektöründe oluşan daralma, tehlikenin
boyutunu aslında çok iyi anlatmaktadır.
Kriz süreci boyunca oluşan verilere
baktığımızda; vatandaşın yaşam standardının çok fazla değişmediğini
gözlemlemekteyiz. Kriz daha çok ülkelerin mali ve bütçe politikalarını
etkilemiş görünüyor. “Mermeri delen suyun gücü değildir, sürekliliğidir”
sözünden yola çıkarsak; krizin devamı durumunda, vatandaşın satın alma gücü
etkilenecek ve yaşam standartlarında gerileme olacaktır. O zaman krizin asıl
etkisi ve boyutu anlaşılmış olur. Elbette bu aşama için birçok senaryo
üretilebilir ama ilk akla gelen birlik içinde dağılmalar olacak, ülkeler kendi
para birimlerine ve dolayısıyla kendi mali sistemlerine geçiş yapacaklardır.
Yapılan açıklamalar ve gelen haberlerde
senaryoyu destekleyecek şekilde. Son olarak; Standart&Poor’s, Yunanistan’ın
görünümünü negatife düşürdü. Bu şu demektir; sözlerinizi yerine getirin,
tasarruf hedeflerinize ulaşın, yoksa notunuzu düşürürüz. Yunanistan her zaman
Avrupa’nın şımarık çocuğu olarak görüldü ama artık aile bu çocuğun olgunlaşma
evresine girmesini istiyor.
Önümüzdeki aylarda; Yunanistan’dan çok
fazla özelleştirme haberleri duyabiliriz. Yunan hükümeti; borçları ödemek ve
tasarrufları gerçekleştirmek için, özelleştirme politikasını ön plana çıkarmaya
başladı. Son olarak; Yunanistan Özelleştirme Komitesi, liman ve marinaları
özelleştirmek adına, ihale açımına karar verdi. Bu durum her ne kadar
muhaliflerin tepkisini çekmiş olsa da, Yunanistan için çok fazla alternatif de
gözükmemektedir.
Avrupa’nın genelinde de oluşan tabloya
baktığımız zaman, ekonomistlerin çok fazla iyimser şeyler söylenmesi
beklenemez. Almanya’da yatırımcı güveni ağustos ayında -25.5’e geriledi.
Böylece yatırımcı güveninin, 4 aydır düşüşünü sürdürdüğünü gözlemlemiş
olmaktayız. Euro biraz olsun, Fransa’dan gelen gayri safi yurtiçi hasıla
verisinden moral buldu. Fransa’nın GSYH’sı değişmedi ve beklenen düşüş
gerçekleşmedi. Böylelikle piyasalar ufakta olsa, bir rahatlama yaşadı.
EUR/USD
Parite; son zamanlarda ağırlıklı olarak ABD’den
gelen veriler ışığında hareketler sergilemekte. Bunun temel sebebi, piyasanın
FED’in parasal genişlemeye gitmesini beklemesi. ABD’den gelen her olumsuz veri,
FED’in parasal genişleme sürecini hızlandıracağı yönünde yorumlanıyor ve bu
durum dolar üzerinde baskı yaratıyor. Paritede yaşanan yükselişlerin temelinde
de bu sorun yatmaktadır.
Verilerin olumsuz gelmesi durumunda
1.2620 seviyelerine kadar yükselişler gözlemleyebiliriz. Yükselişlerin devam
etmesi durumunda ise düşüş hareketinin artık sonlanması ve fiyatların, ilk
etapta 1.2830 seviyelerini ardından da 1.3020 seviyelerini görmesi
beklenebilir. FED’in yanı sıra, Avrupa’da krizin etkisini gözlemlediğimiz
paritede, krizin baskıları devam etmesi durumunda aşağı yönlü hareketler hız
kazanabilir. Aşağı yönlü hareketlerde 1.2060 seviyesi önemli bir destek olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu seviyenin aşılması ile birlikte, 1.1870 seviyeleri
gözlemlenebilir.