9 Mayıs 2012 Çarşamba

EURO/USD

Son dönemde gözler iyiden iyiye paritenin üzerine çevrilmiş durumda. Bir yandan; Yunanistan'ın, eurodan çıkma senaryoları konuşulurken, diğer yandan, İspanya'nın bankacılık sektörünü kurtarma çabaları göze çarpıyor. Fransa'da ise seçimlerin ardından izlenecek politika daha da merak konusu olmaya başladı. Listeye ufak eklemeler daha yapalım; petrol fiyatlarında oluşan baskılar ve Çin'in beklenenden düşük gelen ithalat ve ihracat verisi piyasaların karmaşasına tuz biber oluyor.

EURO/USD paritesinde 1.3000 seviyelerinin altında tutunma çabası, paritenin aşağı yönlü hareketler yaşamasına etki edebilir. Ancak bu haftanın kapanışı ve önümüzdeki haftanın ilk iki günü sergileyeceği hareketleri dikkatli bir şekilde gözlemlemek gerekli.

1.3000 seviyelerinin üzerinde oluşacak alış baskılarını göz ardı edemeyiz. 1.3000 seviyesinin kırılması durumunda 1.3150 ve 1.3290 seviyeleri hedef seviyeler olarak karşımıza çıkabilir. Avrupa'dan iyi haberlerin gelmesinden ziyade, kötü haberlerin azalması dahi, paritede yukarı yönlü hareketler yaşatabilir.


Ekonominin Türkçesi Yok mu?


Bütün dünyada ekonomiye bir pencereden bakılır; gelen veriler hakkında herkes bilgi sahibidir ve yorum yapmaktadır. Peki bu durum bizim ülkemizde tam olarak böyle mi? Ne yazık ki tam da böyle değil. Bizde veriler gelir ve televizyonda, gazetelerde bu veriler sadece ekonomistlerin anlayacağı dilde yorumlanır. Vatandaşlar biraz daha soyutlaştırılır ve ekonomi, korku filmi etkisi yaratır. Ekonomiyle uğraşmayan insanlar için, çok bilinmeyenli denklem haline gelen veriler, ne yazık ki tam yorumlanamadığı içinde, insanların kendi ekonomik özgürlüklerini yaşamalarına engel olmaktadır.
Neden acaba televizyon ve gazetelerde ekonomik kavramlar denklemleştiriliyor ve sadece belirli bir kesime hitap edecek tarzda yorumlanıyor? Aslında insanlara şunu diyorlar; "sizler kafanızı bu tarz şeylere takmayın; gelin, paranızı bizim isteklerimiz doğrultusunda değerlendirin."  Örneğin emlak sektörünü canlandırmak istiyorlarsa, kısa yorumlar yaparak sektörün cazibesinden ve iyi bir yatırım aracı olduğundan bahsediliyor ve çok başarılı bir şekilde yönlendirme yapılıyor. Bu sistemi istedikleri yatırım aracına çevirebiliyorlar. En önemlisi aslında bu yorumlar fırsatlar kaçtıktan sonra ortaya çıkıyor.  
Enflasyon yıllardır gözümüzü korkutmadı mı? Televizyonda, gazetelerde yıllarca enflasyon canavarının karikatürlerini bizlere aşılamadılar mı? Enflasyonun; vatandaşın gözünde canavar, ekonomistin gözünde fırsat olduğunu biliyor muydunuz? Neden siz canavar sandığınız kavramı fırsata çevirmiyorsunuz? Burada en önemli unsurlardan biri de krizler. Bu olgu ne yazık ki hep yanlış yorumladığımız ve yatırımlarımızın önüne geçen bir engel teşkil etti ama dünyada krizler her zaman fırsatla aynı anlama gelmektedir.
Kendi ekonomistiniz olma yolunda bir adım atın ve bu karmaşık görünen denklemin aslında böyle olmadığının farkına varın. Fırsatları kaçırmayın, krizlerden ve enflasyon canavarından faydalanın. Enflasyon canavarını evcilleştirin ve sizin için yardım eden küçük bir kediciğe bürünsün. Sadece işin içine bir seferlik girmeniz, bu söylediklerimi görmeniz çok şeyi değiştirecektir. Değişim; size ve sermayenize yansıyacaktır. 

Bir Ekonomistin Gözünden İstanbul

Ekonomi ile uğraşan insanların hayata, doğaya ve aşka bakışı hep farklı olmuştur.  Dağları, çift tepe veya üç tepe olarak görürler, dalgalı denizleri izlerken; ardından gelecek olan çarşaf gibi görüntüyü hayal ederler. O anı yaşamaları çok zordur. O anı yaşarlarsa fırsatların kaçacağını bilirler. Aşkı da bu gözle görürler. Aşkın da doğasında vardır: inişler ve çıkışlar.  Her dip onlar için fırsattır. Onun için bir sevgiliye ne zaman bir çiçek, ne zaman güzel bir hediye alınması gerektiğini çok iyi bilirler. İyi bir ekonomist aynı zamanda iyi bir sevgilidir.
Hayatı bir başka gözle görmenin çoğu zaman nimetlerini de alırlar. Hiçbir olay onları çok fazla şaşırtmaz, aksine önceden bunu farketme şanslarıda çok yüksektir. Ellerinden herşeyi alabilirsiniz, ancak ufacık bir fırsat bulurlarsa tekrar herşeyi yoluna sokarlar. Çünkü nasıl yapılması gerektiğini çok iyi bilirler. Bir boksördürler kimi zaman, çok iyi gard alırlar; kimi zaman sihirbazdırlar, şapkadan tavşan çıkarabilirler, iyi bir politikacı da olabilirler; çok şey söyleyip aslında hiçbirşey söylemeyebilirler. Bu örnekleri çok fazla artırabilirsiniz. Çünkü bir iyi bir ekonomist aslında her sektörden, her branştan bir özelliği üzerinde taşımaktadır. 
Şimdi bakalım İstanbul, bir ekonomist gözünden nasıl analiz edilir: İstanbul'un en büyük sorunlarından biri ne yazık ki trafik çilesi. Bu çok önemli bir sorun ve bu sorun ekonomistin gözünde yoğun veri akışının olması ile bağdaştırılabilir. Trafik bir kargaşadır, bu kargaşa piyasalarda veri akışının yoğun olduğu günde ortaya çıkar. Peki İstanbul deyince akla başka ne geliyor? Elbette boğaz köprüsü değil mi? Ekonomistin gözünde ise; ya direnç ya da destek seviyesidir. Üsküdar sahilinde, Kız Kulesi'nin karşısında çay içen bir ekonomiste göre; yatay bir trend hareketinin içerisinde bir tepe noktasıdır, Kız Kulesi. Büyük plazalar ise, zirve yapmış bir eur/usd paritesini andırıyor kimi zaman. "Yedi Tepeli İstanbul" tanımı ise; yedi defa yükselmiş ama asıl zirvesini bir türlü yapamamış bir pariteyi andırıyor. Potansiyelin olduğu ancak hala bu potansiyeli gerçekleştirememiş bir parite...
Peki son olarak; İstanbul, finansal araçlardan hangisine benziyor?  Türkiye açısından altını yansıttığı kesin. Çünkü sürekli bir yükseliş hareketi sergiliyor ve hali hazırda değeri her geçen gün artıyor.Dünya açısından ise İstanbul; paladyumu andırır. Kıymetli bir madendir ama henüz gerçek değerini yansıtmamaktadır.
İşte bir ekonomistin penceresinden görünen tablo,biraz daha farklı, biraz daha geniş bir açıdan oluşmaktadır. Ekonomist olmanın belirli bir zorluğu olsa da, tadını çıkaranlar için güzel bir yaşam biçimine bürünmüştür.

Allah EURO Ya Kulum Derse

1.3000 desteğinin altında iki gündür tutunamayan fiyatlar, şuanda 1.2960 seviyelerinde. Önümüzdeki günlerde fiyatların bu seviyelerinin altında kalması durumunda aşağı yönlü hareketlerden bahsedebiliriz. Ancak fiyatların tekrar 1.3000 seviyesinin aşağısında tutunamaması durumunda, artık herkesin bahsettiği gibi bir düşüş hareketinin aksine, yukarı yönlü hareketler gerçekleşebilir.


Brent ve Fibo

Brentte oluşan hareketleri, haftalık zaman dilimlerinde gözlemlediğimizde, fibo 23.6 seviyesinin kırılma aşamasında olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu seviyenin aşağısında haftayı kapatması durumunda; satış baskılarının artması beklenebilir.

Satış baskılarının gelmesi durumunda; 105 ve 99 seviyeleri önemli destek noktaları olarak karşımıza çıkabilir. Oluşacak hareketlerin USD/CAD parite üzerinde de etkiler sergileyebileceği unutulmamalıdır.


Altın Yatırımcıyı Silkeliyor


Altında yaşanan hareketlere genel bir bakış atmadan önce, geçmiş dönemlerde yaşananları iyi bir şekilde yorumlamak gerekir. Örneğin USD/TRY paritesinde herkes yukarı yönlü hareketlerin devam edeceğini düşünürken, hedefler 2.10-2.20 seviyeleri verilirken, 1.92 seviyelerinden dönüşler yaşandı. Piyasa bazen kendi kendine balon yaratır,balon alanın elinde patlar.
Altında ana trend yukarı yönlü ve kırıldığını söylemek için henüz çok erken. Düşüş hareketlerinin kalıcı olabilmesi için fiyatların 1500'ün aşağısında tutunabilmesi gerekir. Ancak o zaman altında ana trend hareketinin bittiğini konuşabiliriz. Fiyatlar 1500 seviyelerinin üzerindeyken, ana trendin kırılacağını söylemek, taksimde bir kafede fal bakmaktır. 
Önümüzdeki günlerde fiyatların 1630 seviyesini geçmesi durumunda, alış baskılarında artışlar gözlemleyebiliriz, bu durumda kısa vadede 1700'lü seviyeler hedeflenebilir. 1700 direncinin kırılması durumunda 1810 seviyeleri hedef olabilir.